Diğer

Geldim geldim! Oradan oraya koşmak benim işim dedim ya… Bu da yeni macera… Önce ortaokula başlarken kendime iyi bir okul seçeyim dedim. O da neee! Sistemin atamacı robotu beni çoktan bir yerlere atamış bile. Okul okuldur deyip el mecbur kabul ettim. Sonra neler oldu neler! Okul okul değil ilginç olaylar arenası! Pilav üstü döner ve Bizans'ın hazineleri bir kitapta nasıl buluşur! İnsan hayatta neden 0 'sıfır' olmak ister! Veee, Bir şeye tanık olmak için neden kendimi paraladım! Merak edeni beklerim öyküme ortak olmaya… Hepinize çabuk iyi günler!

Eğer gitmediyseniz ve orada neler olabileceğini merak ediyorsanız işte bu kitap tam size göre! Her şey üç kardeşin esrarengiz bir hatıra defteri bulmasıyla başladı. Olgun, İsmail ve Vildan sonunu bilmedikleri bir maceraya atıldı. Hayalet Adası’nda dalış yapan kardeşler, acaba deniz altı mağaraları ve labirentlerde nelerle karşılaştı? “Korku Labirenti” macerasında yaşananlar, onların da başına gelecek mi? Yoksa hazineyi ele geçirebilecekler mi? Cam fanusun içindeki arılar, devasa karıncalar ve sivrisinekler ne anlama geliyor? Çocuklar, hologram görüntülerde anlatılmak isteneni çözebilecekler mi? Kötü insanların eline geçtiği takdirde tüm gezegeni bir anda yok edecek enerji kaynağının sırrını bulabilecekler mi? Bu soruların hepsi ve daha fazlasının cevabı kitabın sayfalarının içinde!.. Haydi öyleyse, sayfaları çevir! Serüvene sen de ortak ol!

Heeeeyy! Bilgisayar kurdu! Mahallede, her yerini kablolar saran gizemli bir şatodan garip sesler geliyor. Tıkırtılar, vızırtılar, gıcırtılar, kahkahalar ve hatta bazen çığlıklar! Bu kimin şatosu? Kim olsa dayanamaz ve penceresinden bakmaya çalışmaz mıydı? Emir de merakla bakmak isterken, yerden çıkan saldırgan bilgisayar fareleri tarafından yakalandı ve yüksek voltaj elektriğe çarptırılmak üzereydiiii kiii; şatodan biri çıktı ve onu içeriye davet etti. Ama burası sıradan bir yaşlı teyze evine benziyordu. Aman Allahım o da neeeee!!! Birşeyler oluyor, şato pixel pixel ayrışıyor... Emir bir rüya mı görüyor yoksa hayal mi ya da sanal dünyanın gerçekliğine mi geçiyor? Dijital ve gerçeği ayıramayacağın bu pixelli maceraya hazır mısın? O zaman kullanıcı adını yaz... Yalnız uyarayım; kırılması en zor şifreleri çözmen gerekecek. Bu dijital şatodan çıkmak hiiiiç kolay değil...

Hey! Beni özledin mi? Haydi itiraf et, özledin değil mi? Heheh! Ben de arkadaşlarımla yaşadığım maceralarımı yazmayı, saçaklı saç tellerim kadar özledim. Eski günlüğüm bittiği için yeni bir günlük aldım, "günlükçe" bildiğim için yazdıkça yazdım, çizdikçe çizdim. Zaten bir günüm de nopnormal, sapsakin geçmiyor ki!.. Etrafımdan gariplikler, başımdan güvercinler eksilmedi. Bir günlük tutalım dedik, başımıza gelmeyen kalmadı. Bu işte bi terslik var! Sana da günlük okunmaz demiştim, bakıyorum söz dinlememiş, okumalara doyamamışsın. Hadi bu defalık okumanı affettim, önceki günlüğümü "yanlışlıkla" okumuş olabilirsin. Ama bunu sakın ama sakın okuma! Kaç kez söyleyeceğim, ÖZEL GÜNLÜKTÜÜÜÜRR O-KU-NA-MAAAAZ! *** Ne kadar zıpır görünse de, Büş bize yaşlıları sevmeyi sevgiyi, hayvanlara karşı merhametli olmayı, zor durumda olanın yanında olmayı, cesareti ve adaleti, hem iyimserliği hem de mücadele etmeyi öğretiyor. Dünyaya genç bir kızın gözünden bakmanın şahsına münhasır, komik bir öyküsü Büş'ün günlüğü... TÜR / TEMA: • Mizah, Günlük, Eğlence, Macera, Tutku, Hobi, Doğa, Çevre Bilinci ETİKETLER: • Günlük, Eğlence, Mizah, Macera, Tutku, Arkadaşlık, Cesaret, Sevgi, Doğaya Saygı

Adımı söylemiyorum. Aranızda beni hâlâ tanımayanlar varsa darılırım. Üçüncü kitaba geldik yahu! Hemen konuya gireyim. Ah nasıl bir tatildiii bu böyleee! İlk kez, babamla ablam olmadan, annemle bir tatile çıktık. Kapadokya gezisinde bize Perihan yengem, kuzenim Tayfun, arkadaşım Ceyda ve annesi eşlik etti. Öyle şeyler oldu ki anlatılmaz yaşanır… Ah Tayfun, yaramaz kuzenim yine duramadı yerinde! Kuzenimi ararken başımıza gelmeyen kalmadı. Onun yüzünden önce balona atladık, sonra acayip bir maceraya… Meğer Kapadokya’nın en bilinmeyen yönleri bizim tarafımızdan keşfedilmeyi bekliyormuş. Şaka yapmıyorum, Toraman adındaki baloncu çocukla sinema filmindeymişiz gibi Nevşehir’in uçsuz bucaksız coğrafyasında kaybolduk. Tehlikeli anılar ve gizemlerle dolu bu unutulmaz serüveni seninle paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Haydi, başlayalım!

Merhaba sevgili 3. günlüğüm! Ne zamandır yazmamışım değil mi? Yazacak öyle çok anı birikti ki, bol ağlamalı, salyalı sümüklü büyüme sancılarıyla doldum. Veee saçaklı saçlarım kadar ünlü oldum! Nasıl mı oldu? Dur bir dakika! Heey, dur bakalım! Biri yazdıklarımı okuyor sanki! Dünyanın en eğlenceli ve komik maceralarını mı okumak istiyorsun? O zaman tam yerinde DEĞİLSİN, çünkü bu bir KİTAP DEĞİL! Bu benim özel günlüğüm ARKADAŞIIIM! İTİRAZIM VAR! OLMAZ, BÖYLE OLMAZ! Önceki iki günlüğümü de okumamanı söylemiştim. Umarım okumadın, yollarımı gözlemedin, yeni günlük yazayım diye her gece gizli gizli ağlamadın… Ah kıyamam! Hadi sana bu defalık izin veriyorum. Nasılsa ben okuma desem de okuyacaksın. Ama kimseye bahsetmek yok, anlaştık mı? Bu ikimizin arasında arkadaş sırrı… *** Onlarca dile çevrilen birçok ülkede bestseller arasında yer alan Saçaklı Kızın Pasaklı Günlüğü, serinin üçüncü kitabıyla nihayet karşınızda! Büş, bu defa akran zorbalığına karşı duruşu ve hayvan hakları savunuculuğuyla dikkat çekiyor. İtirazları, cesareti, merhameti ve sevgisi... Kısacası tüm hisleri saçaklı saçları gibi birbirine karışınca ortaya eğlenceli maceralar çıkıyor. Özlemle bekleyen okurlarına bolca sarılıyor…

Çağlar değişiyor. Hayat su gibi akıp gidiyor. Giderken de çok şeyleri peşi sıra sürüklüyor. Yerine yeni şeyler koysak bile eskinin, yaşanmışlıkların, kent sokaklarına sinmiş örs, çekiç ve boooooza seslerinin hatırası hafızamızdan birer birer siliniyor. Bir zamanlar mahallemizi şenlendiren yoğurtçular, seslerini ta uzaktan duyup cumbalara koştuğumuz bozacılar, kalaycılar, bilmem daha kaç meslek erbabı geçmişin tozlu dehlizlerinde gözden yitip gittiler. Bilinen bir şey varsa o da kaybolan her mesleğin toplum hayatından da bir şeyler eksiltmiş olmasıdır. Unutulmaz mesleklerimiz zengin kültürümüzün birer parçasıdır ve bizden sonrakilere de bırakacağımız değerli bir mirastır. Teknolojinin insanoğluna sunduğu kolaylıklar dünyasında kaybolan meslekleri geri getiremeyiz ama hiç olmazsa geçmişimizin sanat erbabını, ustalarımızı, keşfedebiliriz.

Geldim geldim! Koş deyince yerinde duramayan işte o koşu rekortmeni kız benim! Dünyadaki şeylerin peşinden koşmak sanki benim işim. Mesela kardeşimin yardıma mı ihtiyacı var? Koş Gizem! Ninemin ördeği mi kaybolmuş? Koş Gizem! Bakkala mı gidilecek? Koş Gizem! Haa bir de kıpır kıpır hayallerim var; beni peşlerinden koşturup dururlar! Aslında her şey tekerlekli bir evimin olmasını istememle başladı. Dünyadaki bütün evlerin yerine çakılmış olduğunu düşünürsek bu hiç de eğlenceli bir durum değil! Oysa herkes evine binip istediği yere gidebilseydi, kimsenin canı sıkılmazdı. Bunun için de ne lazım? Evlerin altına birer tekerlek! Ne demişler önce hayal et! Sonra hareket! Öyleyse hayallerime ortak olun… İşe koşmakla başlayabiliriz. Hepinize çabuk iyi günler! TÜR / TEMA: • Mizah, Eğlence, Macera, Tutku, Hobi, Doğa, Çevre Bilinci ETİKETLER: • Eğlence, Mizah, Macera, Tutku, Arkadaşlık, Cesaret, Sevgi, Doğaya Saygı

Mucit bir dedeye sahip olmayı kim istemez ki? İkiz kız kardeşler Ceyda ile Beyza'nın da sıra dışı icatlar yapan, tatlı mı tatlı bir dedeleri var. Eee, mucit dedenin torunları da ona benzer, değil mi? Ceyda ile Beyza da dedeleri gibi akıllı, meraklı ve tuhaflar! Yok, yok, bu kızlar dedelerinin kopyası! Tabii dedelerinden farklı bir yönleri var: Biraz yaramazlar! Meraklı oluşları ve yaramazlıkları ile başlarına gelmeyen kalmıyor. Bu yüzden dedelerini de biraz kızdırıyorlar. Başlarına neler mi geliyor? Sana daha fazla ipucu vermeyeceğim! Kitabın kapağını aç, Ceyda ile Beyza'ya katıl. Belki sen de yeni icatlar yaparsın, kim bilir... Mucit Torunu Olmak Kolay Değil! ile sıra dışı, eğlenceli ve komik maceralara hazır ol!

Rüzgârda dans eden dolgun saçlara mı sahip olmak istiyorsun? Peki sırma saçlı, ayakkabısını bile başkalarının giydirdiği prenses masallarını mı seviyorsun? O zaman şimdiden uyarayım YANLIŞ YERDESİN! Bu kitap PRENSES gibi değil, PASAKLI (birazcık), kendi işini kendi yapan, KIZLAR DÜNYASININ KURALLARINI BAŞTAN YAZAN, pembeden nefret eden, ama hayvanlar için gözünü kırpmadan kendini son hızla gelen bir topun önüne atabilecek kadar CESUR BİR KIZIN günlüğü! Ancak "ÖZEL GÜNLÜK OKUNAMAZ!" kuralını biliyorsun değil mi! Bu günlük ne kadar güzel olursa olsun sakın, bu günlüğü OKUMA! : -D Saçaklı Kızın Pasaklı Günlüğü'nde Büş; kendi gibi olmanın, insanları olduğu gibi kabullenmenin, arkadaşlığın, cesaretin ve sevginin hikâyesini günlüğünde anlatıyor. İlk bakışta çılgın, zıpır, deli dolu haşarılıklardan ibaret gibi görünse de gerçek bir sevgi ve hoşgörü hikâyesi Büş'ün günlüğü. TÜR / TEMA: • Mizah, Günlük, Eğlence, Macera, Tutku, Hobi, Doğa, Çevre Bilinci ETİKETLER: • Günlük, Eğlence, Mizah, Macera, Tutku, Arkadaşlık, Cesaret, Sevgi, Doğaya Saygı