Çocuk Edebiyatı

Balonla Beş Hafta ''Otların arasında bir dalgalanma oluyordu. Az sonra dalgalanan otların üzerine doğru kıvrımlı bir nesne yükseldi. -Bu bir Yılan! diye bağırdı Joe. Kennedy, karabinasını hızla eline alarak: -Bir yılan! dedi. -Yılan değil, dostlarım, dedi Samuel Fergusson. Bu bir filin hortumu. -Bir fil mi Samuel? Kennedy aynı anda nişan almıştı. -Yapma dick, bekle biraz, dedi doktor. -Hayvan bizi peşinden sürüklüyor, efendim. -Ama doğru yöne sürüklüyor Joe! Fil onları hızla sürüklüyordu. bir süre sonra onu tamamen görebildikleri bir alana geldiler. Onları sürükleyen bu koca hayvan, erkek bir fildi. olağanüstü parlaklıkta iki uzun dişi vardı. Çapa bu dişlerin arasına şlklşmlştl.'' ... Yazıldığı dönemde Jules Verne'e büyük ün kazandıran Balonla Beş Hafta; Doktor Fergusson, arkadaşı Dick Kennedy ve yardımcıları Joe'nun ''Victoria'' adını verdikleri bir balon ile Afrika'nın dünyaca bilinmeyen sırlarına mecaralı yolculuklarını anlatıyor.

Esrarlı Ada ''Ancak 23 Ocak'ı 24'üne bağlayan gece volkanın tepesi büyük bir gürültüyle koptu. Ada sakinleri dışarı fırladı. Gökyüzü alevler içindeydi.Ağzı iyice genişlemiş volkan havayaöyle bir ışık saçıyor ki, bütün gökyüzü alev almış gibi görünüyordu. Binlerce alev kıvrımı yanardağın yamaçlarından aşağıya doğru akıyordu. -Ağı! Ağı! diye haykırıyor Ayrton. Gerçekten de lavlar ağıla doğru akıyordu. Hep birlikte ağılın yolunu tuttular. Tek düşündükleri şey, hayvanları serbes bırakmaktı. Sabah üçe doğru ağıla varmışlardı. hayvanların ulumaları korkunçtu. Ayrton kapıyı açınca korkmuş hayvanlar dört bir yana dağıldı. Bir saat sonra ağılı kaplayan köpüklü lavlar evi bir çıra gibi tutuşturdular. Ağıldan geriye hiçbir şey kalmamıştı.'' Esrarlı Ada,Jules Verne,inDenizler Altında 20.000 Fersah adlı romanın devamı niteliğindeolan bir romandır.Bu roman, Güney Pasifik'te bulunan ıssız bir adaya balonla kazara düşen bir grup Amerikalı maceraperestin başlarından geçen gizem dolu olayları anlatmaktadır. Hafızalarınızdan asla silinmeyecek bir Jules Verne klasiği.

Orinoko Nehri Her zaman olduğu gibi rüzgâr çıktığında yelkenler açılıyor, kesildiğinde kürekler suya daldırılıyordu. Gökyüzünde bulutlar kümelenmeye başlamıştı. Havada fırtına öncesi bir ağırlık hissediliyordu. Birkaç kez Orinoko’nun sağ kıyısında yaşayan Pairoa yerlilerinin kayıklarıyla karşılaştılar. Yerliler hiç çekinmeden yolcu kayıklarına yanaşıyor, kayıkları halatlarla kıyıdan çekmeyi öneriyorlardı. Karşılığında da biraz kumaş ve incik boncuk alıyorlardı. Böylece yolcular, yarım düzine yerli kayığı ile birlikte ırmağın sağ kıyısındaki Augustine köyüne yanaştı. Orinoko Nehri, kaybolan babası Albay Kermor’u bulmak için genç Jean Kermor’un, Çavuş Martial ile birlikte, Venezuela’dakiOrinoko Nehri’nde yaptıkları; korku, heyecan ve tehlikelerle dolu bir yolculuğu anlatmaktadır. Güney Amerika’nın bilinmezliklerle dolu dünyasına keşfedici bir pencere açar.

On Beş Yaşında Kaptan “ Negoro, aynı sessizlik içinde geminin arkasına, Dick Sand’in bir heykel gibi dimdik durduğu yere doğru yürüdü. Miçoya üç dört adım yaklaşmışken durdu. Dick Sand istifinin bozmadan, — Bana bir şey mi söyleyeceksiniz? diye sordu. Negoro soğuk bir ses tonuyla karşılık verdi: — Aslında bunu Kaptan Hull ile konuşacaktım. Daha olmasa tayfa başı Howik’e söyleyecektim. Dick Sand, kendini daha fazla tutamadı. Hırsla dönüp haykırdı: — Siz de çok iyi biliyorsunuz ki ikisini de kaybettik! Negoro küstah küstah diklendi: — Pekâlâ şimdi gemiyi kim idare ediyor? Dick Sand, bu ukala adamın gözlerinin içine bakarak: — Ben! diye haykırdı. Negoro omuz silkti: — Sen ha! On beş yaşında bir kaptan! Öyle mi? — Evet! On beş yaşında bir kaptan! diye karşılık verdi. ... Geminin dümeni on beş yaşında bir kaptan olan Dick Sand’e geçmişti. Bu olaydan sonra Kaptan Dick’i; Bayan Weldon, Jack, Nan, Kuzen Benedict, köpek Dingo, Tom ve beraberindekiler ile uzun soluklu bir macera beklemektedir. Geminin aşçısı Negoro bu macerada olayların seyrini kendi kötü emelleri doğrultusunda yönlendirerek kahramanlarımızı içinden çıkamayacakları olayların içine sürükleyecektir.

Yeşil Işık! Yeşil Işık! diye haykırdılar. O kadar büyük zahmetlerden sonra nihayet görünen olayı Olivier Sinclair ve Bayan Campbell ne yazık ki kaçırmışlardı. Güneşin son ışığı yayıldığı sırada, her ikisinin gözleri birbirleriyle karşılaşmış ve her ikisi de bu bakışmada seyredecekleri asıl şeyi kaçırmışlardı. Fakat buna karşılık birbirlerinin gözlerinden çıkan ışıkları görmüşlerdi. Güneş artık tamamen batmıştı. Ne Olivier ne de Helena Yeşil Işık’ı görememişti. Yeşil Işık, kuzey ışığı da denilen doğa olayını gözlemlemek için İskoçya’ya doğru yola çıkan Sib ve Sam kardeşler, Bayan Campbell, Bess, Partridge ve diğerlerinin başlarından geçen olaylar üzerine kuruludur. Kahramanlarımız pek çok başarısız denemenin ardından sonunda istediklerini elde ederler; ama tam o anda Olivier Sinclair ve Bayan Campbell birbirlerinin gözünde aşkı bulurlar. Yeşil Işık,Jules Verne’nin macera ve romantizmi birlikte ele aldığı başarılı romanlarından biridir.

Yüzen Şehir “ İki direkli gemi, sağ taraftan aldığı rüzgârla yelkenlerini şişirmiş, Great Eastern’e hızla yaklaşıyordu. Ön tarafı kalkıktı ve uzun çizgilerle bezeliydi. Sertleşmeye başlamış olan rüzgâr yelkenlinin dengesini bozamıyordu. Deniz, beyaz yelkenli geminin altında köpürüyordu. Great Eastern’e 400 metre yaklaştığı sırada aniden rüzgâra karşı döndü. Sonra filikasını denize indirdi. O anda Kaptan Anderson görevlilere dur emri verdi. Bütün makineler aynı anda durdu. Bir adam, iki direkliden denize indirilen filikaya atladı. Dört tayfa, buharlı gemiye doğru yüzdüler. Yüzen Şehir, Great Eastern adlı büyük bir buharlı gemi ile New York’a seyahat eden bini aşkın yolcunun başından geçen olayları anlatır. Bu Amerika yolculuğu, sanılanın aksine sakin ve sorunsuz geçmeyecektir...

Dünyada kaç ülke var? Hiç merak ettiniz mi? Bu ülkelerdeki insanlar nasıl yaşıyorlar? Bizim gibi mi, yoksa bizden farklı mı? Renkleri bizimle aynı mı bu insanların? Ya iklimleri nasıl bu ülkelerin? Hiç Golfstream sıcak su akıntısını duymuş muydunuz? Peki Ekvator çizgisinin varlığını kanıtlayan bir deneye şahit olmuş muydunuz? İşte Küçük Cesur Miço da sizinle aynı soruları soruyor ve ailesiyle İstanbul’dan Afrika’ya, oradan Çin’e uzun bir seyahate çıkıyor. Bu yolculukta farklı ülkeleri, bu ülkelerde yaşayan insanları, hayvanları, bitkileri keşfediyor. Bu ülkelerin tarihlerini öğrenirken bizim de tarihimize dair pek çok bilgi ediniyor. Hem coğrafya bilimi hakkında pek çok bilgi öğreniyor hem de genel kültür sahibi oluyor. Üstelik artık büyümüş bir miço olarak... Küçük Cesur Miço Çağrı, size bir dünya seyahatine çıkarıyor, hem gezip hem de öğrenmek için... Bu harika bilim kültür romanı ile coğrafya bilimine giriş yapacaksınız, belki de sizin de kendi keşifleriniz olacak. Küçük Cesur Miço içeride, seyahate çıkmak için sizi bekliyor!

Küçük Cesur Miço, seyahatine devam ediyor. Bu sefer yolculuk Amerika'ya... Küçük Cesur Miço artık büyüyor, büyürken öğrenmeye devam ediyor. Küçük Cesur Miço, Avrupa'ya yelken açıyor. Avrupa'nın güneyinden kuzeyine, oradan Amerika Kıtası'na ve Okyanusya'ya kadar fora yelken gidiyor. Artık daha miço, daha denizci... Kim bilir, tayfa bile olabilir. Küçük Cesur Miço, sizi coğrafya biliminin keşfedilmemiş taraflarıyla tanıştıracak. Dünyada'ki diğer ülkeler hakkında bilinmeyenleri anlatacak. Ülkeleri, kıtaları, temel harita bilgilerini öğretecek. Küçük Cesur Miço, bilim kültür romanları arasında kendisine iyi bir yer edinerek size dünyanın kaç bucak olduğunu gösterecek! TEMALAR: • Macera, Tutku, Keşif, Cesaret, Gizem, Heyecan, Coğrafya, Gezi, Serüven, Dünya Turu KAZANIMLAR: • Asya, Avrupa, Afrika, Amerika Kıtalarında ve Pasifik, Atlas ve Hint Okyanuslarında Farklı Mekan ve Kültürleri Tanımak, Tarihte yaşamış Medeniyetleri Tanımak, Yeni Kelimeler Öğrenmek ETİKETLER: • Tayfa, Miço, Cesaret, İklim, Ekvator, Coğrafya, Dünya Turu, Kıta Okyanus, Körfezler

Fen, coğrafya ve tarihin harmanlandığı, sürükleyici bir maceraya var mısınız? Bu kitapla yıllar önce büyük Titanik kazasıyla, bir buz dağının içine sıkışmış, küçük bir su damlasının asırlar süren esaretinin bitişine tanıklık edeceksiniz. Atlas okyanusu'ndan Afrika'ya, Avrupa'dan İstanbul Boğazına, Karadeniz'den Doğu Anadolu'ya, Dünya turuna çıkacaksınız. Küçük Damla'nın gözüyle suyun her hâliyle tanışacak, kâh buzulda bir buz zerreciği, kâh okyanusta bir damla, bazen gökyüzünde bir bulut olmanın heyecanını tadacaksınız. Su türbinlerinin nasıl elektrik ürettiğini, su değirmenlerinin çalışma prensiplerini öğrenirken, Kar olup dağlara, yağmur olup yaylalara yağacak, Artezyenlerden fışkırarak, sel olup tarlalara akacaksınız... Bu kitapta bir yandan, yeryüzü ve gökyüzünün muhteşem düzenini, coğrafi bilgiler ışığında keşfedip, çift başlı kartal'dan cirit oyununa kadar Anadolu motifleri ile karşılaşırken, bir yandan da ekolojik dengeyi ve çevre bilincini aşılayan harika bir macera yaşayacaksınız.-

Recai Bey: – Bak oğlum, dedi. Ben el işlerine meraklı bir insanım. Çalışma hayatımda istediklerimi yapacak zaman bulamadım. Biliyorum hepinizin aklına bin türlü kötü şey gelir. Boşuna kuruntu etmeyiniz. Yıldız da biliyor. Ben bir dükkân tuttum. Öteden beri arzuladığım bir iki küçük makine aldım. Orada oturup kukla yapıyorum. Recai Bey, kendisine ait Zümrüt Apartmanı'nda eşi Sahire, damadı Hayri Bey, kızı Calibe, çok sevdiği torunu Yıldız, avukat oğlu Bedri, gelini ve hizmetçisi ile birlikte yaşamaktadır. Tüm mal varlığı kendisine ait olmasına rağmen, evde bir sığıntı muamelesi görmektedir. Ancak bir gün, eşi Sahire Hanım’ın Recai Bey’in odasını misafirler için yatak odası yapması ve eşyalarını da bodrum katına yollaması bardağı taşıran son damla olur. Bu olaydan sonra Recai Bey’in evdekilere karşı tavrı sertleşir. Kafasını dinlemek, oyalanmak için evdekilerden habersiz kendine bir kuklacı dükkânı açar...