Çocuk Edebiyatı

Dünyanın en çok satan ve okunan kitaplarından biri... Minik bir kahraman üzerinden masumluğun ve çocukluğun yeniden bulunmasının adı: Küçük Prens. Sadece rakamlara, kanıtlara, mantığa inanan "tuhaf" büyüklerden olmayan ve içinde daima küçük bir çocuk yaşatanlar için... Yaşamı boyunca yetişkinlerde bulamadığı düşünce tazeliğini, ruh inceliğini, düş kurabilme yetisini, sevgi ve dostluk duygularını yalnızca çocuklarda bulabildiğine inanan bir yazarın kaleminden, mutluluğu bulabilmek için gezegeninden ayrılarak gezegen gezegen dolaşan bir yolcunun öyküsü... Küçük Prens'in altı ayrı gezegene yaptığı gezilerde bazı tipik yetişkin hayat tarzlarının eleştirisi yapılır... Kral otorite tutkusunu, sanatçı kendini beğenmişliği, sarhoş umutsuzluğu, iş adamı amaçsız sahip olma tutkusunu, fenerci sorgulamaksızın yerine getirilen görev duygusunu, coğrafyacı ise bilimi kimin için yaptığını unutan bilim adamını sembolize eder. Tamamen aynı çiçeklerden oluşan bir bahçede bizim çiçeğimizi diğerlerinden ayıran nedir ya da birbirine tıpatıp benzeyen insanlardan oluşan Dünya isimli gezegende acaba hangi duygu tek bir insanı bizim için diğerlerinden farklı kılar? Bu kitap, kuyudan su çekerken uyanan çıkrığın şarkısını duyanlar için, bağ kurduğu varlıktan sorumlu olduğunu bilenler için, kendi kendini yargılayabilenler için. Dikkatlice bakın içinize: Bir soru sordu mu peşini bırakmayan minik bir çocuk vardır belki oralarda bir yerlerde...

Rus yazar Lev Tolstoy tarafından yazılan Savaş ve Barış, dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak değerlendirilir. Roman, Rusya’nın Fransa tarafından istilası döneminde yaşanmış olayları, dönemin Rus toplumuna etkisini, bu etkinin doğurduğu sonuçları beş asil aileden örnekler vererek tarif etmektedir. Kırım Savaşı’na katılmış olan Tolstoy, romanda resmî tarihi, özellikle resmî savaş tarihini eleştirir. Eserde söylentileri ve tarihî olguları karşılaştırarak gerçeği ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Romanda 160 tarihî şahıs yer alır. “Savaş ve Barış”, Lev Tolstoy’un diğer eseri olan “Anna Karenina” ile birlikte yazarın edebî eserlerinin zirvesi olarak kabul edilir. Bilgili Yayıncılık olarak bu kült eseri okurlara sunmaktan gurur duyuyoruz.

Sefiller, Fransız edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Victor Hugo’nun en çok okunmuş eseridir. Romanda ana konu, dünyada iyilik yapma gücü bulan ama sabıkalı geçmişinden kaçamayan eski mahkûm Jean Valjean’ın hikâyesidir. Merhametin doğasının incelendiği roman ayrıca Fransa tarihi, Paris’in mimarisi, siyaset, ahlak felsefesi, adalet, sevginin türleri gibi konuları özenle ele alır. Eserde 19. yy Fransa’sına pek çok eleştiride bulunulmaktadır. Sefiller, bir nevi toplum aynası görevi görür. Jean Valjean üzerinden ölüm cezasının yanlışlığı gösterilir; Cosette, çocukların işçi olarak çalıştırılmalarını eleştirmek için oluşturulmuş bir karakterdir; Fantine ise kadınların yaşayışını, kötü duruma itilişini insanlara gösteren karakterdir. Sefiller; aralarında bir müzikal ve bir filmin de bulunduğu birçok tiyatro, televizyon ve sinema eserine uyarlanarak büyük popülerite elde etmiştir. Bilgili Yayıncılık olarak bu kıymetli eseri okurlara sunmaktan gurur duyuyoruz.

Sami Paşazâde Sezâi’nin tek romanı olan Sergüzeşt, aynı zamanda en önemli eseri olma özelliğine sahiptir. Sami Paşazâde Sezâi, kendisine büyük ün sağlayan bu romanında Türk Edebiyatı’nda romantizmden gerçekçiliğe geçişin başarılı bir örneğini sunar. Hacimce küçük olan ancak işlediği konu itibarıyla, esaret gibi hassas bir kavrama getirdiği gerçekçi yorum ve bir paşazâdeyle cariyenin imkânsız aşkının destansı anlatımıyla Türk klasikleri arasına giren Sergüzeşt, hem yazıldığı 1880’li yılların Osmanlı şehir hayatı hakkında okuyucuya ipuçları sunmakta hem de Türk Edebiyatı’nda yeni başlayan roman geleneğinin başlangıcına dair fikir vermektedir.

Yunus Emre şiirlerinde hoşgörü, barış, kardeşlik, insan ve doğa sevgisi kavramlarını Türkçe’nin en duru hâliyle anlatmıştır. Dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin tüm insanlığa seslenmiştir. “Yetmiş iki millete bir göz ile bakma” felsefesiyle insanları ortak değerler etrafında birleştiren ve çağının ötesinde bir şair olmayı başaran Yunus Emre, Türk dili ve medeniyetinin temel taşlarından biridir. Manevî ve kültürel hayatımızın derviş-şairi, insanlığı sevgi ile kucaklamış “Bizim Yunus”un, kendine has tarzı olan, derin anlamlı şiirlerini okurlara takdim etmekten gurur duyuyoruz.

Hikâye, gezgin bir satıcı olan Gregor Samsa'nın uyanıp kendisini iri, çirkin böcek benzeri bir yaratığa dönüşmüş (başkalaşıma uğramış) olarak bulması ile başlar. Hikâyede Gregor'un dönüştüğü korkunç yaratık; bir taraftan onu iteleyen anne babasına ve kız kardeşine yük olmamak için uğraşırken, diğer taraftan yeni durumuna uyum sağlayabilmek için mücadele vermektedir. Dönüşüm, Franz Kafka'nın 1915'te yayımlanan bir romanıdır. 20. yüzyılın ufuk açıcı kurgu eserlerinden biri olarak anılan ve Batı dünyasındaki kolejlerde ve üniversitelerde inceletilen bu eser; insanın yaşam içinde özgür olmakla özgür olduğunu sanmak ikilemi arasındaki sorgulamayı ele almaktadır.

George Orwell'in en çok bilinen iki distopik romanından biri olan Hayvan Çiftliği; sömürücü insan efendilerini devirip kovalayan ve kendilerine eşitlikçi bir toplum kuran bir grup çiftlik hayvanıyla ilgilidir. "Bütün hayvanlar eşittir." sloganıyla başkaldırılarını gururla devam ettiren hayvanlar, ilerleyen zamanda düşündükleri kadar eşit olmadıklarını, "bazı hayvanların diğerlerinden daha eşit" olduğunu keşfederler. Bir tiranlık biçiminin yerini bir başkası aldığı için kendilerini umutsuzca tuzağa düşmüş bulurlar. George Orwell'in en iyi eserlerinden biri olan Hayvan Çiftliği (1945), Rusya'nın Bolşevik Devrimi'ndeki olayların ve Joseph Stalin'in davaya ihanetinin hicvedildiği siyasi bir "peri masalı"dır. Alegorik bir anlatıma sahip olan kitap günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Özgürlük nerede ve ne zaman saldırıya uğramışsa bu başyapıt, vahşi komedisinin yıkıcı mesajını hâlâ net bir şekilde iletmektedir.

İnsanı çok iyi tanıdığı gibi onu; eserlerine oldukça başarılı bir biçimde yansıtan dünya edebiyatının önemli ismi Tolstoy, bu kısa ama etkileyici kitapta insanların yüzyıllar boyu kendilerine sorup cevaplarını aradıkları hatta bazen bütün bir ömür boyunca cevap bulamadıkları sorular üzerine düşünmüş ve bir filozof yaklaşımıyla onları hikâyeleştirmiştir. Tolstoy, birkaç öyküden oluşan bu eserinde insanın iyiliği, kötülüğü, mütevazılığı ve açgözlülüğü üzerine her dönem rehber olacak nitelikte bir yazınsal başarı sergilemiştir. İnsanın yaşamda ihtiyaç duyduğu, uğruna yaşadığı şey neydi? İnsana verilmemiş olan ve insanın üzerine düşünmediği yaşam akıp giderken bulamadığı, hep eksikliğini hissettiği şeyler nelerdi? İnsan ne ile yaşardı? İnsan zihnini kurcalayan bu sorular üzerine düşünmek isteyenleri doyuma ulaştıracak bir eser: İnsan Neyle Yaşar?

Satranç, dünyaca tanınmış Avusturya - Macaristanlı yazar Stefan Zweig'in Brezilya'da sürgündeyken yazdığı ve Şubat 1942'deki intiharından sadece birkaç gün önce tamamlayıp Amerikalı yayıncısına gönderdiği son başarısıdır. Zweig, Satranç kitabı ile Avrupa kültürünün Nasyonel Sosyalist ve Faşizm tehlikesi altında yok oluşuna değinir. New York'tan Buenos Aires'e gemiyle seyahat edenler arasında bulunan Dr. B, Naziler tarafından tutuklanıp işkence görmüş ve tutukluluğu sırasında tesadüfen eline geçen bir kitap ile satranç oynamayı öğrenmiştir. Aynı gemide onunla birlikte Dünya Satranç Şampiyonu ile satranca gönül vermiş Amerikalı zengin petrol milyoneri de seyahat etmektedir. Dr. B, kendini birden hiç beklemediği bir oyunun içerisinde bulur. Gerilimli, heyecan dolu kurgusunun yanında kahramanın ruhsal gelgitlerinin ustalıkla tasvir edildiği bu uzun öyküde her bakımdan etkileyici anlatıma şahit olacaksınız.

"Silah Kulübü'nün denemesi ilk bakışta hiçbir işe yaramaz gibi görünüyordu. Oysa Ay'a mermi göndermek, etkileri hesaplanamayacak bir sonuç doğurmuştu. Yolcular, merminin içinde kapalı kalmış, Ay'ın uydusu hâline gelmişlerdi. Ay'ın çevresinde dönüp duruyorlar ve böylece insanlık tarihinde ilk kez onu görebiliyorlardı. Yolcularımızın adları bundan böyle her bilimsel törende anılacaktı. Çünkü bu cesur insanlar, insan bilgisinin çemberini genişletmek için uzaya atılmış, son zamanların en ilginç denemesi uğruna kendilerini feda etmişlerdi." Amerikan İç Savaş sonrasında bir araya gelen silah kulübü üyeleri, Başkan Barbicane'in Ay'a bir merminin fırlatılabileceği fikrinden hareketle çalışmalara başlarlar. Bunun için dünyanın en büyük topu dökülür. Son anda bazı gönüllüler mermiye binmeye karar verirler... İçinde insanların olduğu bir mermi ile Ay'a nefes kesen bir yolculuğu anlatan bu eser, yazıldığı dönemin bilim seviyesinin çok üzerinde bir hayal ortaya koyar. Jules Verne'in 19. yüzyılda yazdığı hafızaları zorlayan bu eseri, ona büyük bir ün kazandırmıştır.