Sepet0Item(s)

Sepetinizde hiç ürün yok.

Product was successfully added to your shopping cart.

Kültür Kitapları

   

Ürünler 1 - 10 / Toplam 27

  1. 1
  2. 2
  3. 3
  1. ABDÜLHAMİD'İN KURTLARLA DANSI-1

    Osmanlı tarihini yeniden yazmaya koyulan Mustafa Armağan'ın titiz ve akıcı kaleminden Son Sultan'ın Kurtlarla Dansı... Kitabı okuyunca dansın bugün de devam ettiğini fark edeceksiniz... Sultan 2. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı "kurtlar"la çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adam'ın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve Türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. Önce Sultan Abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra 5. Murad'a. Sanıldı ki, Osmanlı'nın kaderi pamuk ipliğine bağlı. Nitekim Sultan Abdülhamid tahta geçtiğinde İngiliz Dışişleri Bakanı, kendisini tehdit etmiş, "Ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımızı yaparız" demişti. Çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. Ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. Kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, Çanakkale'den Sina çölüne kadar emperyalizme karşı Akif'in deyişiyle "kıta kapma" oyunu oynayacaktı. "Kızıl Sultan" demişlerdi ona. Kendi açılarından haklıydılar. Çünkü Osmanlı'nın paylaşımını pahalıya getirmişti Avrupa'ya. Kansız olacağını sandıkları Osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıllık gecikme sayesinde Avrupa'nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi hâline gelmişti.
    310,00 ₺
  2. EZAN ŞEHİDİ MENDERES

    Türkiye 1925 yılında girdiği Tek Parti dayatmasından 2. Dünya Savaşı'nın bitiminde, o da ABD'nin zorlamasıyla çıkabilmişti. İşte tam bu sırada başlayan Adnan Menderes ve Demokrat Parti'nin yükseliş destanı 1950 yılında zafere ulaşacak ve 14 Mayıs seçimlerinin sonuçlarını öğrenen halk bir yandan keyfi idarenin bittiği sevinci dudaklarında sönmeden ezan-ı Muhammedî'nin serbest bırakıldığı haberiyle gözyaşlarına boğulacaktı. Bir görgü şahidi "O gün sanki düşman işgalinden kurtulmuş gibiydik" derken bir başkası 27 Mayıs'tan sonra Menderes'i ezanı aslına çevirdiği için astıklarını söyleyecek ve ekleyecekti: "Menderes ezan şehididir." Öte taraftan DP döneminde başarılan iş o kadar muazzamdır ki, ezan kanunu ve idam sehpasındaki Başbakan imajına indirgenemez. DP, tarihimizde ilk defa halkın oyuyla iktidarın değiştiği ve millî iradenin hakimiyetinin tecelli ettiği bir zaferin altına imza atarken, halkımıza ilk defa "insan olduğunu hatırlatan" kutlu bir hareketin başlatıcısı olma imtiyazına da eriyordu. 10 yıllık DP iktidarında Türkiye Tek Parti devrinin bıraktığı enkazdan silkinecek ve halkı da, dini de dışlamadan modernleşmenin mümkün olduğu gerçeğini memleketin alnına silinmez mürekkeple yazacaktı. Mustafa Armağan’ın yeni kitabı Ezan Şehidi Menderes bir yanıyla ezanın hürriyetine kavuşması sırasında ülke sathında yaşananları ele alırken, öbür yanıyla DP’nin 10 yılda başardıkları ile darbeci zihniyetin "Su uyur, düşman uyumaz" sözünü haklı çıkarırcasına nasıl sinsice çalıştığını da birbirinden çarpıcı tablolar hâlinde ortaya koyuyor. Geçmişi okurken bugünü anlamak isteyenlere kaçırılmayacak bir kitap…
    210,00 ₺
  3. KIR ZİNCİRLERİNİ OSMANLI

    Tarih, köleleştirebilir bizi. Aklımızı, fikrimizi, dünyamızı, hatta rüyalarımızı bir demir kafes içine alır ve kendi elimizle çattığımız umarsız bir kültürel hapishaneye dönüşebilir. Bu umutsuzluk pınarının yanı başında susuzluktan çatlarız. Baktığımız aynalardan nefret ederiz. Ve sonra sevgili hapishanemizden özlem duyulan bir dönem icad eder ve buna Çağ deriz. Ah o Altın Çağ, bizi bırakıp nerelere gitmiş, ufuklarımızı terk etmiştir! Oysa tarih özgürleştirebilir bizi. Gönüllü hapishanemizden firar yollarını gösterebilir, yer altından tüneller kazmamıza yardımcı olabilir. Yanı başında susuzluktan kırıldığımız pınarın varlığını hatırlatabilir bize. Yapmamız gereken şeyin, sadece ağzımızı suya değdirmek olduğunu fısıldayabilir. Özgürleştirir bizi kendisini (ve kendimizi) içerisine tıktığımız kafesin kapılarını bir bir açtıkça. Osmanlı tarihi, sessiz sedasız bir devrim yaşıyor son yıllarda. İçerisini tıkıldığı kafesin, kendisini (kendimizi) bağladığımız zincirlerin ağırlığından kurtulmaya başlıyor ve evine dönüyor. Mustafa Armağan, tarihin balta girmemiş ormanlarında çıktığı keşif yolculuğunda Osmanlı tarihinin bilinmeyen sayfalarını açarken, önünüze, aynı zamanda haksız yere horlanmış, itilip kakılmış bir tarihin kefaretini de ödüyor. Ona göre Osmanlı hâlâ yaşıyor ve bizi küresel çağın çarkları arasında un ufak olmaktan koruyacak usturuplu tutamaklar uzatıyor. Kır Zincirlerini Osmanlı, Osmanlı'da gizli özgürleşme potansiyelini açığa çıkaran ve bugünün hapishanesine tıkılmış bizlere, çağların tabakaları arasında beyaz güvercinlere ısmarlanmış altın mesajlar yollayan bir kitap. Bir başka deyişle, tarihimizin özgürleşme macerasına açılan bir pencere.
    205,00 ₺
  4. KIZIL ELMA PEŞİNDE BİR ÖMÜR -FATİH SULTAN MEHMED-

    FATİH'İN İÇİNDE YANAN KOR'A DOĞRU BİR SEYAHAT İçinden kayıklar geçiyor bu kitabın, ilim adamlarıyla dolu. Coğrafyaları bir gerdanlık gibi birbirine rapteden altın halkaları tespit ediyor. Harita tutkusuyla iç dünya teknolojisini bir araya getiren engin bir ufka yelken açıyor. Yazar için Fatih'in ve fethinin maddesi kadar, belki de daha fazla, ifade ettiği mana önemli. Ne arıyordu bu genç Sultan, Bizans İmparatoru'nun efsanevî kütüphanesinde? Ya Delfi mabedinin kâhini Plutark'ın biyografi kitabını neden istinsah ettirmişti? Yaptırdığı onlarca Füsûsu'l-Hikem şerhindeki hikmetlerin, içindeki hangi boşluğa deva olacağını bekliyordu? Bunları yeterince bilmiyoruz. Bildiğimiz şey, onun içinde bir korun yanmakta olduğu. Bu kitap, okurunu o kor'a bir adım olsun yaklaştırabilirse vazifesini büyük ölçüde yerine getirmiş sayacaktır.
    190,00 ₺
  5. KÜLLER ALTINDA YAKIN TARİH-1

    Mustafa Armağan bilmediğimiz, daha doğrusu unutulan yüzünü aydınlatmak için bu defa yakın tarihe yöneltiyor projektörünü. En iyi bildiğimizi zannettiğimiz konularda bile bizleri hayrete düşüren noktaları, bir kuyumcu titizliğiyle ortaya çıkartıyor. • "Vahdettin haindi" iddialarına dur verecek gerçekler… • Vahdettin-Mustafa Kemal kördüğümünü çözen telgraf! • Sivas Kongresi zannedilenin tersine mandayı mı savunuyordu? • Atatürk’ün Nutuk metni henüz hatasız olarak yayımlanmış değildir! • Atatürk Hatay'ın bağımsızlığına kavuşması için mücadele vermişti. Peki bu bir istisna mıydı? • Atatürk kadınlara milletvekili seçilme haklarını almaları için askerlik yapma şartını öne sürmüştü! • 1930’ların ortalarına doğru Gazi Mustafa Kemal'in "Atatürk" yapılması, onun yarı yarıya emekliye ayrılması anlamına geliyordu. • 70 yıldır sürekli hortlayan Bursa Nutku, siyasetin tarihi nasıl kullandığını gösteren çarpıcı bir örneği! • 23 Nisan Çocuk Bayramı'nın Atatürk'le doğrudan bir ilgisi olmadığı gibi onu çocuklara armağan ettiği de doğru değildir! • Cumhuriyet, Osmanlı'dan "büyük devlet" olma ayrıcalığını miras almıştı! • İsmet İnönü ailesinin yolsuzlukları, zamanında ört bas edilmişti!
    240,00 ₺
  6. İÇİMİZE AÇILAN KAPILAR

    "İçimize Açılan Kapılar" vaktiyle şehirlerde birikmiş ama bugün sırra kadem basmış güzellikleri iliklerimize kadar hissedeceğimiz bir yolcuğa çıkarıyor bizi. Kendimizi, köklerimizi bulma yolculuğu, belki de köklere indikçe yükseleceğimiz bir mana arayışı bu. Kitaptaki şu çarpıcı cümlelere kulak verelim: "Şehirler insanın zamanla, mekânla, insanla ve Allah'la kurduğu ilişkilerin sergilendiği birer devasa sahne. İnsanın dünyasındaki bütün olumlu ve olumsuz yanları yansıtan, bizi bize anlatan, ona bakarken aslında kendimizi seyrettiğimiz büyük birer ayna." Mimari, insan kalp ve ruhunun kendi suretini tabiata nakşetmesidir. Victor Hugo'ya göre geçmişimiz kitaplarda değil, "bu mermer sayfalarda" yatmaktadır. Onun için geçmişi bu mermer sayfalardan okumalı, mimarlığın yazdığı sayfaları hiç durmadan seyretmeli, yapraklarını tekrar tekrar devirmelidir. "Şehirlerin hafızaları bütün sırlarını ele vermeye hazır, duymak isteyenlere. Yeter ki bu sırlı yolculuğa çıkmayı göze alalım!" "İçimize Açılan Kapılar" yalnız Mardin, İstanbul, Bursa, Urfa, Konya, Semerkand, Kilis gibi şehirlerimizi tarih ışığında anlatmakla kalmıyor, onları kişisel tarihinin coğrafyaya dağılmış unsurları olarak keşfe çıkıyor, tabii o büyülü üslubuyla...
    185,00 ₺
  7. OSMANLI TARİHİNDE MASKELER ve YÜZLER

    "Osmanlı Tarihinde Maskeler ve Yüzler", tarihin bilimsellikten taviz vermeden de geniş kitlelere sevdirilebileceğini gösteren öncü bir çalışma... "Öyle yazmış bir okuyucu: 'Bu kitapta bakalım başımıza hangi çatıyı yıkacaksınız?' Çatılar bu denli çürük yapılmışsa kabahat, kitaplarımın içine gizlenen yaramaz filin olamaz herhâlde. Başımızın üstündeki çatıyı kimin çattığını ve nasıl çattığını bilmiyorsak fil ne yapsın?" Bir süredir çıktığı her tarih seferinden göz kamaştırıcı ganimetlerle dönmeyi bilen Mustafa Armağan, "Osmanlı Tarihinde Maskeler ve Yüzler" adlı tartışmalara yol açacak kitabında, okuyucusunu tarihin labirentlerinde nefes nefese bir serüvene davet ediyor. Osmanlı tarihindeki tartışmalı alanlara alışık olmadığımız yeni bir bakış açısıyla bakmayı deniyor. Baltacı-Katerina gibi asırlık tartışmayı siyasi bir analizle aydınlatıyor. Fatih'e ait olduğu iddia edilen kardeş katliyle ilgili maddenin Kanunnâme'ye sonradan sokuşturulmuş olduğunu iddia ediyor. Çanakkale'nin aslında "geçilmiş" olduğunu belgeleriyle ortaya çıkartıyor. Sultan Abdülaziz ile ünlü besteci Wagner arasındaki ilginç ilişkiye ışık tutuyor, İstanbul'un 29 Mayıs’ta değil, 7 Haziran'da fethedilmiş olduğunu deşifre ediyor. Üstelik bütün bunları akıcı, rahat, edebî bir dille yaparak popüler tarihçilikte örneğine uzun zamandır rastlamadığımız yeni bir yol açmayı başarıyor.
    205,00 ₺
  8. SATILIK İMPARATORLUK

    "Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Hâlbuki biz sussak tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak." Sezai Karakoç Osmanlı Devleti'nin parçalanması birkaç ay içerisinde gerçekleşti ve 1918 yılı Ekim ayının son günü artık Osmanlısız bir dünya haritası vardı. Bununla da bitmedi... Önce Saltanat, sonra Halifelik, İngiliz dayatması daha doğrusu oyunu yüzünden birer hamlede kaldırıldı. 1925'te toplumun kılık kıyafeti değiştirildi. Maksat, yeni bir insan vücuda getirmekti. 1928'de bu defa alfabesi (yazısı) elden gitti Osmanlı'nın. Mahir İz'in dediği gibi maksat "maziden alakayı kesmek"ti. 1932'de ezan Türkçeleştirildi. Tüm bunları boşalan camileri satmak veya kiralamak, yıkmak veya arsasını ele geçirip partinin kodamanlarına peşkeş çekmek üzere iç etme adımı takip etti. Velhasıl, Lozan süreciyle birlikte Osmanlı satılığa çıkarılmıştı. Yalnız antika eşyaları, camileri, medreseleri değil; Ayasofya'sı dâhil pek çok maddi ve manevi varlığı satıldı. Peki kime ve neden? Elinizdeki kitap, Osmanlı mirasının neden ve nasıl satıldığını ve bir cihan imparatorluğunun cihangirlik sevdasından vazgeçmiş varisi tarafından nasıl hoyratça yok edildiğini gösteriyor. Vâris ne kadar unutmak isterse istesin, enkazdan artakalanlar mutlaka bir yerden başlarını uzatıp seslerini duyuracaklardı. Mustafa Armağan, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişte ve sonrasında yaşananları ele alarak tarihle yeniden hesaplaşıyor: SATILIK İMPARATORLUK...
    245,00 ₺
  9. AVRUPA'NIN 50 BÜYÜK YALANI

    Türk aydınının 1,5 asırdır peşinde koştuğu "Avrupa mucizesi" yalanı farklı ve şaşırtıcı yönleriyle bu kitapta deşifre ediliyor. İlginizi çekeceğine inandığımız başlıklardan bir kaçını tadımlık niyetine sunuyoruz: • Florence Nightingale'in İngiltere'de ölüm meleği olarak tanındığını, • Galile'nin kiliseye karşı çıkmış bir bilim kahramanı olmadığını, • Magna Carta'nın Avrupa tarihinde ileri değil, geri bir adım olduğunu, • Hitler'in aslında Avrupa'yı işgal planı olmadığını, • Einstein'ın son yıllarında beyninin yavaşladığını, • İlk feministlerin fabrikalardaki kadınları evlerine kapatmak için kampanyalar düzenlediklerini, • Don Kişot romanında Endülüslü Müslümanlarla ilgili şifreler bulunduğunu, • Kopernik ve Kepler'in güneşe tapanlar tarikatından olduklarını, • Rönesans insanlarının Ortaçağ'daki atalarından daha pis yaşadıklarını, • Haritaların emperyalizmin sözcülüğünü yaptığını biliyor muydunuz? Avrupa'nın büyük yalanlarını Mustafa Armağan'ın hakikaten büyük emek mahsulü olan Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı'ndan okuyacak ve her satırında eminiz ki, şaşıracaksınız. Yazarın amacı da bu zaten: Düşünmek, şaşırmakla başlar ona göre. Osmanlı ve yakın tarih üzerine yazdığı ufuk açıcı kitaplarından sonra Armağan'la Avrupa tarihinin bilinmeyenlerine doğru nefes nefese bir yolculuğa hoş geldiniz.
    245,00 ₺

   

Ürünler 1 - 10 / Toplam 27

  1. 1
  2. 2
  3. 3