Diğer

Mucit bir dedeye sahip olmayı kim istemez ki? İkiz kız kardeşler Ceyda ile Beyza'nın da sıra dışı icatlar yapan, tatlı mı tatlı bir dedeleri var. Eee, mucit dedenin torunları da ona benzer, değil mi? Ceyda ile Beyza da dedeleri gibi akıllı, meraklı ve tuhaflar! Yok, yok, bu kızlar dedelerinin kopyası! Tabii dedelerinden farklı bir yönleri var: Biraz yaramazlar! Meraklı oluşları ve yaramazlıkları ile başlarına gelmeyen kalmıyor. Bu yüzden dedelerini de biraz kızdırıyorlar. Başlarına neler mi geliyor? Sana daha fazla ipucu vermeyeceğim! Kitabın kapağını aç, Ceyda ile Beyza'ya katıl. Belki sen de yeni icatlar yaparsın, kim bilir... Mucit Torunu Olmak Kolay Değil! ile sıra dışı, eğlenceli ve komik maceralara hazır ol!

Rüzgârda dans eden dolgun saçlara mı sahip olmak istiyorsun? Peki sırma saçlı, ayakkabısını bile başkalarının giydirdiği prenses masallarını mı seviyorsun? O zaman şimdiden uyarayım YANLIŞ YERDESİN! Bu kitap PRENSES gibi değil, PASAKLI (birazcık), kendi işini kendi yapan, KIZLAR DÜNYASININ KURALLARINI BAŞTAN YAZAN, pembeden nefret eden, ama hayvanlar için gözünü kırpmadan kendini son hızla gelen bir topun önüne atabilecek kadar CESUR BİR KIZIN günlüğü! Ancak "ÖZEL GÜNLÜK OKUNAMAZ!" kuralını biliyorsun değil mi! Bu günlük ne kadar güzel olursa olsun sakın, bu günlüğü OKUMA! : -D Saçaklı Kızın Pasaklı Günlüğü'nde Büş; kendi gibi olmanın, insanları olduğu gibi kabullenmenin, arkadaşlığın, cesaretin ve sevginin hikâyesini günlüğünde anlatıyor. İlk bakışta çılgın, zıpır, deli dolu haşarılıklardan ibaret gibi görünse de gerçek bir sevgi ve hoşgörü hikâyesi Büş'ün günlüğü. TÜR / TEMA: • Mizah, Günlük, Eğlence, Macera, Tutku, Hobi, Doğa, Çevre Bilinci ETİKETLER: • Günlük, Eğlence, Mizah, Macera, Tutku, Arkadaşlık, Cesaret, Sevgi, Doğaya Saygı

Recai Bey: – Bak oğlum, dedi. Ben el işlerine meraklı bir insanım. Çalışma hayatımda istediklerimi yapacak zaman bulamadım. Biliyorum hepinizin aklına bin türlü kötü şey gelir. Boşuna kuruntu etmeyiniz. Yıldız da biliyor. Ben bir dükkân tuttum. Öteden beri arzuladığım bir iki küçük makine aldım. Orada oturup kukla yapıyorum. Recai Bey, kendisine ait Zümrüt Apartmanı'nda eşi Sahire, damadı Hayri Bey, kızı Calibe, çok sevdiği torunu Yıldız, avukat oğlu Bedri, gelini ve hizmetçisi ile birlikte yaşamaktadır. Tüm mal varlığı kendisine ait olmasına rağmen, evde bir sığıntı muamelesi görmektedir. Ancak bir gün, eşi Sahire Hanım’ın Recai Bey’in odasını misafirler için yatak odası yapması ve eşyalarını da bodrum katına yollaması bardağı taşıran son damla olur. Bu olaydan sonra Recai Bey’in evdekilere karşı tavrı sertleşir. Kafasını dinlemek, oyalanmak için evdekilerden habersiz kendine bir kuklacı dükkânı açar...

Çılgın Dedemin Zaman Makinesi kitaplarından tanıdığımız Profesör Akif Yurttançıkmaz ve torunu Yavuz’un Zoya adlı gezegene yaptıkları heyecanlı yolculuğun günlüğü olan bu kitap, sırlarla örülmüş bambaşka bir dünyanın kapısını aralıyor. Çocukluk günlerini geride bırakan Yavuz, çılgın dedesini ve tüm galaksinin peşinden koştuğu zaman makinesi Ertuğrul’u, Mayata gezegeninden gelen ajanların elinden kurtarabilecek mi? Dünyalıların hayatı Zoyalılara mı, yoksa Mayatalılara mı bağlı? Genç yaşında kendini akıl almaz bir maceranın içinde bulan Yavuz, dünyanın geleceğini kime teslim edecek? Tüm bu sorularla vakit harcamak istemiyorsan, zaman makinesi Ertuğrul’un koordinatlarına dikkatli bak! Belki de içinde yaşadığımız dünya, sonsuz evrenin unutulmuş bir köşesinde Zoya olarak anılıyordur. Mavi gezegeni terk etmeye hazır mısın?

Ömer, Ozan ve Sena üç arkadaştır. Bir gün Ömerlerin bahçesinde oyun oynarlarken bir kuyuya rastlarlar. Kuyu; onları keşfedilmemiş bir yeraltı dünyasına götürür ve orada çeşitli maceralar yaşarlar. Yeraltı şehrinde yaşayanlar kimlerdi? Ömer, Ozan ve Sena geri dönebilecek miydi? Ailelerine tekrar kavuşacaklar mıydı? Haydi, yeraltındaki gizemi birlikte çözelim. TÜR / TEMA • Macera, Gizem, Korku, Keşif, Yeraltı Dünyası ETİKETLER • Yeraltı, Gizem, Korku, Macera, Oyun, Arkadaşlık, Yardımlaşma, Analitik Düşünce

Yeditepede Bir Gezgin Nermin, Almanya'da doğmuş üçüncü kuşak bir Türk kızı. Annesi, her ne kadar masal tadında hatıralarla yâd etse de ülkesini, kendisini Almanya'ya ait olduğunu düşünmektedir çünkü oranın kültürüyle yoğrulmuş, oranın mimarisiyle şekillenmiştir zihni. Bir gün iş arkadaşı Emma, her tatil dönüşü yaptığı gibi masasının üzerini yeni fotoğraflarla süslemiş, panoya da denizin ortasında yükselen beyaz bir kulenin fotoğrafını iliştirmişti. Bu kule, Kız Kulesi'dir. Nermin yabancısı olduğu bu manzaraya hayran hayran bakmaktadır. Arkadaşı Emma, Nermin'in memleketine bu kadar yabancı kalmasına şaşırmıştır. Emma, memleketinin ne kadar güzel bir yer olduğundan bahsederek onu memleketini görmesi için teşvik eder. Nermin memleketini tanımamanın verdiği bir mahcubiyetle İstanbul'u görmeye karar verir. Kuzeni Burak'la İstanbul'u adım adım gezmeye başlarlar. İstanbul'un doğal ve kültürel zenginliği onda derin izler bırakır. Almanya'ya dönüş vakti geldiğinde, İstanbul'dan ayrılmak ona çok zor gelir çünkü o artık memleketine âşık bir insandır.

Tablodaki Sır Ünlü iş adamı Cemil Rıza Bey’in kızı Cansu neden kaçırıldı? Kaçıranlar kimlerdi? Neyin peşindelerdi? Cansu ve Oğuz’un yolları nasıl kesişti? Bu kesişme nelere yol açacaktı? İntikam duygusu içinde planlanan bir kaçırma operasyonu, dağ evinde yaşanan ve açığa çıkan gerçekler... Başlangıçta hepsi gizli idi ama gün geçtikçe ilmek ilmek bu gerçekler açığa çıkmaya başladı. Aileler zararsız gibi görünen fakat dozunu giderek arttıran bir gerilim içinde bulurlar kendilerini. Oğuz ile Cansu, bu olayların önünü kesmek için yoğun çaba sarf ederler fakat hesaba katmadıkları bir şey vardır. Artık olaylar çığırından çıkmıştır. Tablodaki Sır; sizi bir aile dramının tam ortasına götürecek, sevgiyle kenetlenen yüreklerin gerçekleştirdiği bir mucizeye tanık olacaksınız.

Birbirlerinden ve kendilerinden habersiz seçilmiş üç genç... Yaprak sarıklı, lacivert hırkalı ihtiyar adamın uğradığı bir kasaba... Her şeyi değiştiren bir yangın ve deprem... Emmarlar tüm hazırlıklarını tamamladılar. Ceyd Taşı çatlıyor... Dünyanın kurtulması için Tolya Bekçisi’nin kapıyı mühürlemesi gerek. Peki ya Tolya Bekçisi muskasına erişebilecek mi? Ceyd ormana âşık bir gençtir. Bir gece çıkan orman yangınıyla tüm hayatı altüst olur. Yangın esnasında kendini bambaşka bir dünyada, nefslerin dünyasında bulur. O dünyada her şey soluk, her şey yabancı... İkizi Yeşim ve arkadaşı Sina ise kaybolan Ceyd’in peşindeler... Bir tarafta Yeşim ve Sina’nın, Ceyd’i bulabilmek için atıldıkları maceralar, bir tarafta ortaya çıkan yeni sırlar... Ceyd, Yeşim ve Sina, nefslere karşı birlikte savaşmak zorundalar. Dünyayı onlardan korumalılar. Peki, koruyabilecekler mi? Ceyd, gerçek dünyaya dönebilecek mi? Nefslerin dünyaya gelmelerine engel olabilecek mi? İşte Tolya Bekçisi, tüm bu soruların cevaplarını bulabileceğiniz bir dünyanın kapılarını aralıyor size!

Ramazan, on bir ayın sultanı, Şiir gibi akıp giden oruç günlerinin adı... İşte bu kitapta Mehmet, Hasan, Ayşe, Ömer, Betül, Furkan, Ahmet… Hepsi birer öykü yazdı, Ramazan’ı andı. Oruç, iftar, sahur, teravih, mahyalar, fuarlar ve daha nice hoş anı... Bu güzel öykülerde yer aldı. Oku ve bir öykü de sen yaz! Ne dersin, Senin de bir Ramazan anın var mı?

Erdem, üniversiteyi yeni kazanmış bir genç. Memleketinden ayrılarak İstanbul’a, dedesiyle birlikte yaşamaya gelir. İstanbul, Erdem’in gözünde özgürlüğüne açılan bir kapı... Anne babasından uzakta, tek başına var olacağı bir hayat düşleyen Erdem, İstanbul ve üniversiteyle bu hayallerine kavuşur. Ah, bir de dedesinin eski kafalılığı olmasa... Dedesinin ve ailesinin bu hayalleri gerçekleştirmesine engel olacağını düşünen Erdem, kendi evine çıkar, yeni arkadaşlar edinir. Artık ondan mutlusu yoktur. Peki ya Erdem gerçekten özgür mü? Arkadaşları, Erdem’in gerçek arkadaşları mı? Dedesi, Erdem’in de düşündüğü gibi eski kafalı mı? Bu yeni, özgür hayat Erdem’in istediği gibi olacak mı? Erdem, yeni arkadaşlarının kurduğu tuzaktan kurtulabilecek mi? Ailesine olan bakış açısı değişecek mi? Özgürlüğün ne olduğunu anlayabilecek mi? Özgürlüğün Bedeli, üniversiteyi kazanan bir gencin ailesiyle özlediği hayatın arasında sıkışıp kalmasını ve sonuçta hiç kimsenin insana ailesi kadar yakın olamayacağı gerçeğini gözler önüne seriyor.